Çağan Irmak’ın yeni filmi Unutursam Fısılda, sessiz sedasız vizyona girse de, ilk günden sinema salonlarını doldurmayı başardı. Farah Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür ve Kerem Bürsin, filmin baş kahramanları gibi görünse de, Hümeyra ve Işıl Yücesoy’un filme katkısı oldukça fazla. Ufak bir kasabada yaşayan ve şarkı söylemeyi çok seven Hatice, erkek çocuğu gibi yetişmiş 17 yaşında bir kız. Aynı şekilde Hatice gibi müziğe aşık ama biraz haylaz olan Tarık ise Hatice’yi ilk kez futbol oynarken görüyor. Hatice’nin Hanife isminde bir ablası var. O da edebiyatla ilgili, şiirler yazıyor ve Hatice’ye kıyasla daha hanım hanımcık bir tip. Tarık, zamanla Hatice’ye aşık oluyor ve ona en büyük hayali olan şarkı söyleme imkanı sunuyor. Tarık çok iyi besteler yapabilse de şarkılarına bir türlü söz yazamıyor. Hatice de Tarık’ın şarkılarına söz yazabilmek için ablasının şiir defterini de alıp, hem aşkı hem de müziği seçerek, ailesini ve özellikle de Tarıka’a gönlünü kaptıran ablasını arkada bırakarak Ayperi olabilmek için kasabayı terk ediyor…
Filmde müzik ve aşk ön planda gibi dursa da, zaman zaman geride kalan kardeşlik ilişkisi ve şöhretin getirdikleri de öne çıkan hikayelerden. Genel hikaye 1970’lerde geçse de günümüze de geçişler oluyor. Ve bu geçişler çok iyi ayarlanmış. Filmin müzikleri ise çok başarılı. Kenan Doğulu çok iyi iş çıkarmış. Özellikle sözü ve müziği Kenan Doğulu’ya ait olan, Farah Zeynep’in seslendirdiği Gel Ya da Git şarkısı, film daha vizyona girmeden ortaya çıktığı için daha bir keyif verdi diyebilirim. Onun dışında Farah Zeynep’in seslendirdiği birçok şarkı bulunuyor. Böylece seyirci sanki müzikal bir film izliyormuş havasına giriyor.
Film eleştirmenleriyle aynı fikirde olduğum bir konuda Farah Zeynep Abdullah’ın oyunculuğunun parlaması oldu. Gerçekten ilk oyunculuk yaptığı dönemden bu yana kendisini çok geliştirdiğini görmemek imkansız. En son Bi Küçük Eylül Meselesi’nde izledikten sonra asi, rahat ve isyankar rollerin ona daha çok yakıştığını düşünüyordum. Unutursam Fısılda’da ne kadar taşralı bir kız olarak karşımıza çıksa da, o duyguyu hep içinde görüyoruz. Mehmet Günsür ve Kerem Bürsin için bir şey söylemeye bile gerek yok. Her ikisini de beyazperde de görmek insanın gözünü gönlünü açıyor. Çağan Irmak filmlerinde görmeye alıştığımız bir isimde Hümeyra. Bu filmde onu Farah Zeynep’in günümüzdeki halini canlandırırken izliyoruz. Işıl Yücesoy’un gençliği yani Hanife’yi canlandıran Gözde Cığacı’yı da unutmamak gerek. Gençlik ve yıllar sonraki halleri birbirlerine çok benziyor. Özellikle gözler “sanki hiç değişmemiş” dedirtiyor insana. Tek bir eksik var, o da Hanifen’nin kardeşi olmadan hayatını nasıl devam ettirdiği oluyor. Yıllar sonra karşılaşınca ve Ayperi’nin hayatını görünce insan Hanife’nin de yaşadığı birkaç şeyi görmek istiyor.
Kısaca film, aşk ve bir nevi aile dramasını aynı anda hissetmek isteyenler için 10 numara 5 yıldızlı bir film. Çağan Irmak, seyirciyi duygulandırmak için final odaklı düşünmemiş. Filmin birçok yerinde gözlerim doldu ve bazen de gözyaşlarımı tutamadım. Film finalde insanın yüzünde hem bir tebessüm hemde gözlerde bir yaş damlası bırakıyor. Bu yüzden herkesin gidip seyretmesini tavsiye ederim. Mendillerinizi önceden yanınıza almayı unutmayın.
İyi seyirler…
Bir cevap yazın