Aylara yayılan bir süreç içerisinde gelişen ve özellikle aşırı yoğun bir şekilde çalışan kişilerde, takım liderlerinde ve önemli kararlar alma pozisyonundaki bireylerde görülen tükenmişlik sendromu kişinin ruhsal dengesini bozuyor ve hayatında her yönden önemli gedikler açılmasına yol açabiliyor.
Sorun genellikle ağır bir iş yükü, sorumluluk ve aşırı stres altındaki bireyin işinin kişisel ihtiyaçlarının önüne geçmesiyle başlıyor. Kendini fiziksel ve duygusal açıdan bitkin hissetmeye başlayan bireyin bu durumu zamanla kronik yorgunluk halini alıyor. Rutin işlerin yapılabilmesi önceki zamanlara göre daha güç gerektirmeye başlıyor ve buna bazı fiziksel şikayetler eşlik ediyor; uykusuzluk ve baş ağrıları gibi.
Tükenmişlik sendromu yaşayan kişi bu noktadan sonra işine olan aidiyet duygusunu kaybetmeye, ilgisizleşmeye ve duyarsızlaşmaya başlıyor. Bu aşamada işte performans düşüşü, işe ve iş arkadaşlarına karşı olumsuz ve alaycı tavırlar da gözleniyor. Sona yaklaşırken yaşananlar ise duygusal tükeniş, sorunları çözmek konusunda güçsüzlük ve yetersizlik hissi oluyor. Çalışan kişilerin oldukça büyük bir kısmının iş yaşamının bir noktasında maruz kaldığı bu problem ‘hayır’ demekte zorluk çeken, görev bilinci aşırı derecede gelişmiş olan ve her şeyi mükemmel bir şekilde yapma arzusunda olan bireylerde daha çok görülüyor.
Tükenmişlik sendromuna maruz kalan kişiler yer yer depresyon belirtileri sergilediklerinden durumun depresyonla karıştırılması mümkün. Fakat depresyondan kaynaklanan negatif duygular hayatın hemen her alanını etkilerken tükenmişlik sendromunda olumsuzluklar hemen her zaman yapılan işle ilgili oluyor ve çalışma şartları düzenlendiğinde sorun da ortadan kalkabiliyor.
Bir cevap yazın