İnsan vücudu kendi kendini iyileştirebilme yeteneğine sahip karmaşık bir organizma. Dengeli beslenme sayesinde vücudu, çevresel zehirler, sigara ve alkol kullanımı ve hareketsizliğe karşı uzun yıllar korumak olanaklı. Bedeninizi milyonlarca küçük makine parçasının oluşturduğunu düşünün, bazı parçalar birbirinden bağımsız, bazıları ise birbirine bağlı çalışıyor. Bu makinelerin düzenli çalışabilmesi için, belli yakıtlara ihtiyacı var. Yakıtlar gerektiği ölçüde alınmazsa, bedenimiz tam kapasiteyle çalışamaz. Bu yakıtlar direkt olarak yediğimiz besinlerden elde ediliyor.
Yediklerimiz belli besin değerleri içerir. Bunlar; vitaminler, mineraller, enzimler, su, amino asitler, karbonhidratlar ile lipidlerdir. Gündelik fonksiyonlarımızı sürdürebilmek için gerekli olan besinlerdir. Bu besinleri düzenli olarak almazsak, vücudumuza zarar verir ve normal fonksiyonlarını yerine getirmesini engellemiş oluruz. Yaşadığımız en temel sorun, yediğimiz gıdalardan gerekli besinleri alamıyor olmamız, çünkü tüketilen gıdaların çoğu pişiriliyor ya da belli işlemlerden geçiriliyor. Pişirme işlemi gıdaların besin değerine zarar veriyor ve vücudumuz normal fonksiyonlarını yerine getirmesine engel oluyor.
Doğru beslen, sağlıklı yaşa son on yılda gıdalara ve onların insan vücudu üstündeki etkilerine yönelik birçok araştırma yapıldı ve yeni bilgiler elde edildi. Gıdaların vücut üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için besinleri yakından tanımak gerekiyor.
İyi beslenme, sağlığın temelini oluşturuyor. Su, karbonhidrat, protein ve yağdan oluşan dört temel ana besin maddesi bulunuyor. Ana besin maddelerinin yanı sıra vitaminler, mineraller ve yağlar, sağlıklı bir diyetin de temel taşlarını oluşturuyor.
Su insan vücudunun üçte ikisi sudan oluşuyor. Su vücudun her fonksiyonunda esaslı bir yere sahip. Sindirim sisteminde, dolaşım sisteminde, suya çözülür vitaminlerin kullanımında vücut için su şart. Vücut ısısını dengede tutmak içinde su gerekiyor. Her gün en az sekiz bardak su içerek vücudumuzun ihtiyacı olan suyu elde etmek olanaklı.
Karbonhidratlar vücudun fonksiyonlarını yerine getirmesi için ihtiyacı olan enerjiyi sağlıyor. Genellikle sebze ve meyvelerde, bezeyle ve fasulye gibi bakliyatlarda bolca bulunuyor. Süt ve süt ürünleri de hayvanlardan elde esilen tek ve oldukça önemli karbonhidrat içeren besinler.
Karbonhidratlar, basit (simple) karbonhidratlar ve karmaşık (complex) karbonhidratlar olmak üzere ikiye ayrılır. Basit karbonhidratlar, fruktoz (meyveye ait olan şeker), sofra şekeri, laktoz (süte ait olan şeker) ve diğer şekerler. Meyveler en zengin basi karbonhidrat kaynağı. Karmaşık karbonhidratlar da şekerden oluşuyor. Ancak bu türdeki şeker molekülleri daha karmaşık ve uzun zincirler oluşturmak için birbirine bağlılar. Kompleks karbonhidratlar ise fiber ve nişasta içeriyor.
Karbonhidratlar, kanın en temel glukoz kaynağı, bu vücuttaki alyuvarlar ile diğer hücreler için en önemli yakıt. Üstelik beyine enerji veren tek kaynak. Liflerin sindirilmesi dışında bütün basit ve karmaşık karbonhidratlar glukoza dönüşüyor. Glukoz vücudun enerji sağlaması için kullanılıyor ya da böbreklerde gelecekte kullanılmak üzere depolanıyor.
Diyetiniz için karbonhidrat ağırlıklı bir listeniz varsa, sebzeleri ve meyveleri tercih etmeniz gerekiyor. Diyet uzmanları günlük alınan kalorinin yüzde 60’ını karbonhidratlardan karşılanmasını öneriyorlar.
Proteinler büyüme ve gelişme için şart. Hormonların, enzimlerin ve dokuların üretilmesi için proteine ihtiyaç var.
Protein tüketildiğinde, vücut onu amino asitlere bölüyor. (Amino asitler proteinlerin temel yapı taşları.) Proteinler sağladıkları amino asitlere göre ikiye ayrılıyor, birinci gruptaki proteinler et, balık, peynir, yumurta ve sütten elde ediliyor. İkinci gruptakiler de hububatlardan, baklagillerden ve lifli yeşil sebzelerden elde ediliyor. Hayvansal gıdalar arasında protein bakımından zenginliği ile dikkat çeken yoğurt da uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Et ağırlıklı bir beslenme şekliniz varsa protein açısından yeterli miktarı almış oluyorsunuz. Her gün en az 50 gram protein alınması vücut için çok gerekli.
Yağlar, her ne kadar çoğu diyette yağ tüketiminin azaltılması söylense de, vücudumuzun yağa ihtiyacı tartışılmaz. Çoğunluk ve büyüme döneminde beyin gelişimi için yağ gerekiyor. İki yaşından sonra vücudun yağ ihtiyacı azalıyor. Fazla yağ tüketimi, obezite yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı gibi birçok rahatsızlığa yol açıyor. Yağlar, yağ asitelerinden oluşuyor. Yağ asitleri kendi içinde üç ana katagoriye ayrılıyor; doymuş yağlar, çoklu doymamış yağlar ve tekli doymamış yağlar. Bu sınıflandırma bir yağ asidinin kimyasal yapısındaki hidrojen atom sayısıyla bağlantılı.
Doymuş yağ asitleri genellikle hayvansal gıdalarda yani süt ve süt ürünlerinde kuzu, dana ve domuz gibi et çeşitlerinde bulunuyor. Hindistancevici yağı, palmiye çekirdeği yağı gibi bazı meyvelerden doymuş yağ açısından zengin değere sahipler. Kolestrol üretmek için böbrekler doymuş yağ asitlerine gereksinim duyarlar. Yağ alımı kanda ki kolestrol seviyesine yükseltiyor. Çoklu doymamış yağlar ise genelikle mısır, soya fasülyesi ve ayçiçeğinde bulunuyor. Balık yağları da bu gurubun içinde. Doymuş yağların aksine doymamış yağlar kandaki toplam kolestrol seviyesini düşürüyor. Tekli doymamış yağlar ise genellikle bitkisel yağlar ve fıstıkta bulunuyor.
Bir cevap yazın