Kanser İle İlk Karşılaşma
Kanser tanısının konulması, sadece uzun süreli tedavi gerektiren bir hastalıkla tanışmak değil, aynı zamanda bireyin kendine ait bir sorgulama sürecinin başlangıcını teslim eder.
” Neden ben” , ”neden şimdi?” kanser tanısıyla birlikte en sık sorulan sorulardır. Tedavi döneminde geçmişe yönelik bazı ifadesi güç duygular tekrar yaşayabileceği gibi ileriye dönük olan planlar yeniden gözden geçirilebilir. Daha önce herhangi ciddi bir hastalık yaşamamış olan bireylerin ”hastalık” kavramıyla ilk defa karşılaştıkları bu dönemde; bireylerin kendine ve yakınlarına tedavi süresince uyum sağlaması için zaman tanıması olumludur.
Kanserin Yarattığı Etkileri Üç Başlıkta Toparlamak Mümkün…
1- Fiziksel Etkiler
Kanserin tedavisi sırasında ortaya çıkan yan etkiler, bu süre boyunca bireyin kendine olan güvenini olumsuz etkileyebilecek koşullar yaratır. Tedavi sürecinin sonlanmasıyla yan etkilerin ortadan kalkması, hastanın moralini olumlu yönde etkiler. Tedavi süresinde yakın çevrenin göstereceği destek, yapılan tıbbi tedaviyi önemli ölçüde destekler.
2- Psikolojik Etkiler
Kaygı ve depresyon, kanser tanısıyla birlikte, en sık rastlanan duygu durumudur. Tedavi programının belirlenmesi tanı konma süresinde yaşanabilecek olan kaygının azalmasında etkilidir. Kanserle karşılaşan bireylerde kısa dönemde ve uzun dönemde farklı ruhsal tepkiler görülebilir. Bireyin uzun tedavi sürecini hastaneden geçirmesi sebebiyle kendine ait ortamdan uzak kalması, tedavi programı nedeniyle yaşamı üzerindeki kontrolünün azalması kaygı ve depresyona sebep olan etmenler arasındadır.
3-Kişiler Arası Etkileşimdeki Etkileri
Kanser tanısı konan bireyde kaygıyı arttıran başka bir etmen de ”diğerlerinin” kanseri nasıl algıladığı ve hastalığın öğrenilmesinden sonra algıladığı ve hastalığın öğrenilmesinden sonra
Psikolojik tedavi hedef;
Kanserde psikolojik, destek alınması bireyin genel ruh sağlığına yönelik bir tedaviden çok, kişinin hastalıkla baş etmesini sağlayacak destek ortamının hazırlanmasına yöneliktir. Yapılan tedavi çerçevesinde , hastalığın ve tıbbi tedavinin bireyin ruhsal durumu üzerindeki etkisi ” normal bir insanın anormal durumda kalması” şeklinde ele alınır ve bu durumda ortaya çıkabilecek ifade edilmesi güç olan duygu ve düşüncelerin paylaşılması için uygun ortam yaratılması hedeflenir.
Psikolojik Destek Kapsamında, Bilgilendirme
Hastalıkla ilgili endişeleri gidermenin ilk adımı hastalık ve yaratacağı etkiler hakkında alınabilecek ayrıntılı bilgidir. Bu nedenle tedavi ekibinize aklınıza gelebilecek tedaviye yönelik soruları sormaktan çekinmeyiniz. Unutmayın, vücudunuzun iyi tanıyan sizsiniz.
Kanserle birlikte yaşam, sizin ve tedavi ekibinizin ortak çabası ve sorumluluğu paylaşımı ile gerçekleşecektir. Bu ortaklığın, temelinde dürüstlük, iletişim ve eğitime dayanması önemlidir.
Paylaşım Ve Destek
Hastalıkla ilgili yaşadığınız olumlu ve olumsuz duyguları çevrenizle paylaşın. Hastalığın özellikle yakın çevre tarafından saklanması hastalığın ilerleyen dönemlerinde hasta için olumsuz bir ortam yaratır.
Hastanın hastalığa ve tedaviye olan yaklaşımının nasıl olacağı bireysel farklılıklar gösterir. Bu nedenle, hastaya yaklaşımda bir tek ” doğru” yol yoktur.
Kontrol
Hastalığınızın beden üzerindeki etkileri ve buna karşın uygulanabilecek olan tedavi konusunda alınacak olan kararların çoğunun konuyla ilgili uzmanlar tarafından alınması, bazen tedavi gören birey tarafından ” hayatı üzerindeki kontrolü yitirmek” olarak ifade edilirse de, yaşam akışına dair gelecekler ilgili seçimlerin kontrolünün hastaya ait olduğu unutulmamalıdır.
Kanserle Birlikte Yaşam
Kanser bir süreç hastalığıdır. Kanserle savaşmak yerine birlikte yaşamayı öğrenmek hedeftir. Artık, bir çok insan kanserle birlikte yaşamanın ” kronik bir hastalıkla” birlikte yaşamak anlamına geldiğini düşünmektir.
Psikolojik Destek Ararken Kendiniz Ve Yakınlarınıza Sorabileceğiniz Genel Sorular:
Çevrenizde size yeterince destek olan insan var mı?
Kendinizi yalnız mı hissediyorsunuz?
Hayatınızda ” yarım kalmışlık” duygusu hakim mi?
Duygularınızı kolay ifade eder misiniz?
Hastalıkla ilgili sizi en çok ne korkutuyor?
Hastalıkla ilgili çevrenizde nasıl bir iletişi kuracağınızı biliyor musunuz?
Yakınınızdaki kanser hastalarına karşı nasıl yaklaşacağınızı biliyor musunuz?
Beslenme/Yaşam Tarzı Ve Kanser
- Günde 5-8 porsiyon sebze veya meyve yemeye çalışın.
- Bol miktarda sebze ve meyve ile beslenen kişilerde kansere %50 oranında az rastlanmıştır.
- Kırmızı et yerine tavuk, balık, kurubaklagiller tüketilmelidir.
- Yağsız beslenmeye özen gösterin.
- Kızartma yerine yemekleri haşlamayı veya buharda pişirmeyi tercih edin.
- Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması, nitrat/nitrit gibi kimyasal koruyucularla işenmeleri sonucu kansere yol açan bazı maddeler oluşur. Örneğin sucuk, salam, sosis, salamura et gibi yiyecekler fazla miktarda nitrit/nitrat içerirler. Bu tür besinleri çok tüketenlerin yanında C vitamini alması koruyucu olabilir.
- A,C,D,E vitaminleri, riboflavin, tiamin, folik asit, pantotenik asit ile çinko, iyot, kalsiyum, demir, selenyum ve molibden gibi mineraller yeterli olarak alındıklarında kansere karşı koruyucu oldukları düşünülmektedir.
- Nikel, kurşun, kadmiyum, arsenik ve asbestin ise kanser yapıcı etkisi vardır.
- Günde 2-3 bardak yağı azaltılmış süt için veya süt ürünleri ile beslenin.
- Alkol almamayı tercih edin. Her gün alkol içerenlerin folik asit içeren bir multivitamin kullanmaları önerilir.
- Sigara içmeyin. Kapalı, sigara içilen ortamlardan uzak durun.
- Haftada en az 3-4 kez spor yapın. İdeal kilonuzda kalmaya çalışın.
- Uzun süreli güneş altında durmaktan kaçının.
- Kimyasal koruyuculu hazır yiyeceklere yerine doğal besinlerle beslenmeyi tercih edin.
Kanser Ve Sigara
- Kansere yakalanma riski sigara dumanına maruz kalma süresi ile doğru orantılıdır.
- Akciğer kanserinin sebebi 100 hastanın 90 nında sigardaır.
- Kendiniz sigara içmeseniz bile pasif içici olmanız, yani çevrenizde içilen sigaranın dumanına maruz kalmanız kanser riskini arttırır.
- Pasif içicilik akciğer kanserine bağlı ölümlerin %3 ünden sorumludur.
- Eşleri sigara içen kadınlarda akciğer kanserine yakalanma riski içmeyenlere nazaran %30 daha fazladır.
- Günde 20 ve üzeri sigara içilen bir ortamda bulunan pasif içicilerin akciğer kanserine yakalanma riski 2 kat artmış olarak bulunmuştur.
Bir cevap yazın