Hayatımızın her alanında “Bu neden böyle oluyor?” dediğimiz pek çok şey vardır. Hep kafamızı kurcalarlar. Bir türlü de çözümünü bulamazsınız. Çünkü çok detaya inmeniz gerekir. Hâlbuki hayatımızın her alanıyla ilgilenen bir dalı vardır. Adı da “Fizik”…
Fizik kelimesi genellikle hastane ile ilişkilendirilir. Çünkü hastanelerde fizik tedavi adında bir branş vardır. Tabi okul okuyanlar bu durumun dışında kalıyor. Okul okumuş olup fiziği tanıyanlarla konuştuğumuzda da fiziğin en belalı ders olduğunu görürüz. Peki gerçekten öyle midir? İşte fizik asıl altı çizili sözcükte tetiklenir. Merak ettiğiniz her şeyi fizik kapsar.
İlkokulda hayat bilgisi, ortaokulda fen bilgisi olarak işlediğimiz gerçek adıyla ilk kez lisede karşılaştığımız fizik, klişe bir şekilde tabir edersek bir bilim dalıdır. Ancak size bu yazıda, fiziği başka türlü tanımlayacağım. Fizik, hayatın kendisidir. İşte tanım bu kadar kısa ve bu kadar karmaşık. Çünkü hayat kolay değildir. Ama ne kadar zor olursa olsun hep üstesinden geliriz. İşte fizikte böyledir. Fizik kelime anlamı olarak Yunancadan gelmiştir. Yunancada “fizik“ doğa demektir. İşte tam bu açıdan bakıldığında aslında günlük olarak yapılan birçok şeyin matematiksel bağlantısını inceleyen bir bilim dalıdır. Fizikteki formüllerin hepsini beynimiz zaten kullanmaktadır. Fizik ise sadece bu bağlantıyı bulup daha etkili şekilde kullanmamızı sağlar. Bunu bir örnekte açıklamak istiyorum. Üniversitenin birinci sınıfındayken fizik 1 dersini çok sevdiğim hocam Prof. Dr. Osman Demircan bize fizikteki yol, zaman, hız denklemini anlatmıştır(V=x/t). Bunun ile ilgili anlattıklarından aklımda kalan şunlardır:
“Bir kişi yolda karşından karşıya geçerken önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakar. Burada sola bakmaktaki amaç, soldan gelen aracı kontrol etmektir. Sağ tarafa da aynı amaçla bakarız. Peki, neden tekrar sola bakıyoruz? Çünkü beynimiz arka planda, soldan aracın gelip gelmediğini kontrol eder. Sonra kendi birimince kafanın sağa dönüp tekrar sola dönme sürecini hesaplar. Ve soldan gelen aracın ilk bakıştaki konumuyla son bakıştaki konumunu yine kendi birimine göre hesaplar. Buna göre soldan gelen aracın hızını bulur. Eğer kendisi karşıya geçene kadar araç o yoldan geçecekse aracı bekleme kararı alır. Eğer araç daha yavaşsa karşıya geçersiniz.”
İşte görüldüğü gibi fiziği ne kadar sevmesek te soluduğumuz hava gibi ondan faydalanıyoruz.
Bu yazının sonunda şöyle bir düşünün bakalım: Hayatımız hangi formüller üzerinde dönüyor? Beynimiz ister istemez neler hesaplıyor? Bilardo, basketbol, futbol oynadığınızda yemek yaptığınızda dans ettiğinizde kafanızın içinde ne hesaplar uçuşuyor? Bunları düşündüğünüzde aslında fizikte çok ta fazla formül olmadığını anlarsınız.
Şimdi gelelim size. Bu yazıyı bu kadar okuduğunuza göre şimdi söyleyin, Siz fiziği nasıl bilirdiniz?
Saygılarımla
Akın HORUZOĞLU
Bir cevap yazın